Dekorasyonda zaman renk kullanımı her zaman korkutucu bir meseledir. Özellikle de güçlü ve canlı renkler kullanacaksınız oran ve yerleşimi ustaca yapmanız gerekir çünkü aksi halde yaşam alanlarımızda yorucu bir renk kargaşası ortaya çıkabilir. Hangi renkleri kullanmalısınız? Renkler birbirine uyumlu mu olmalı yoksa kontrasttan mı yararlanmalısınız? Parlak ve canlı renkler bir yaşam alanına gerçekten de gösteriş ve şıklık katabilir, önemli olan yanlış ve aşırı kullanımdan kaçınabilmek. İşte biz de bu yazımızda birbirinden güzel örneklerle renk kullanımına dair önemli püf noktalarını derledik.
Canlı renkli dekorasyon fikirleri arıyorsanız gördüğünüz örneklerde her canlı rengin ardında nötr bir arka plan olduğunu da fark etmişsinizdir. Canlı renklerle dekorasyon yaparken önce nötr rengi seçmek oldukça akılcı bir yöntem. Krem, bej, beyaz, şampanya rengi gibi arka plan renklerini belirlediğiniz zaman bu rengin önünde dikkat çekici ve şık bir etki yaratacak olan güçlü renkleri belirlemeniz de çok daha kolay olacaktır. Tabii nötr rengi her zaman arka planda kullanmak zorunda değilsiniz. Bazen mobilyalarda daha yumuşak tonlar, duvarlarda ise daha kuvvetli renkler kullanılabilir ve bu tarz da oldukça etkileyici bir görünüm yaratacaktır.
Dekorasyonun en önemli kurallarından biri yaşam alanında ilk görüşte etki yaratacak odanın dekoratif anlamda en dikkat çekici alanına oluşturacak spesifik bir bölge belirlemektir. Odak noktası olarak da adlandırılan bu alan oturma odalarında genellikle televizyon ünitesi ve çevresi olarak seçilir. Fakat tabii ki siz kendi zevkinize ve kullanım alışkanlıklarınıza göre yaşam alanlarımızın odak noktasını belirleyebilirsiniz. Canlı renklerle dekorasyon söz konusu olduğunda odak noktası belirlemek şu yüzden önemlidir: En güçlü renkleri yaşam alanınızın odak noktasını dizayn ederken kullanmalısınız. Güçlü renkler dikkat çekici oldukları için bir odaya ilk girdiğimizde gözümüzü hemen onlara çeviririz. Bu da dekorasyonda çekici bir odak noktası oluşturmak için oldukça elverişli bir zemin yaratır. Odak noktasında kullanacağınız renkleri belirledikten sonra odanın geri kalanını hangi renklerle dizayn edeceğinize karar vermek çok daha kolay olacaktır.
Canlı renkleri kullanırken orantıya dikkat etmek önemli bir tasarı kuralı. Ancak canlı renk kullanımında, özellikle de koyu tonlarda bu kural çok daha önemli bir hale gelir çünkü tasarımınızda çok fazla göz alıcı renk kullanırsanız şık bir alan yaratmak yerine yorucu bir görünüm ortaya çıkarabilirsiniz. 60/30/10 kuralı iç mimarların çok sık kullandığı bir yöntem. Bu yöntemde odanın yüzde 60'ını (örneğin duvarları) bir renk, odanın yüzde otuzu için başka bir renk (mesela mobilyalar) ve yüzde onu içinde üçüncü bir renk kullanırsınız. Aslında tüm bu oranlarda birden fazla renk kullanılabilir ancak önemli olan birden fazla kullanılan renklerin birbiriyle uyumlu olmasıdır.
Cesur renkler kullanmak dekorasyonlarda her zaman çekici sonuçlar yaratır. Gelgelelim bu cesur renkleri tamamlayıcı renkler ile eşleştirmeniz gerekir. Eğer tamamlayıcı renkler olmadan, farklı cesur ve canlı renkleri bir araya getirirseniz sonuçlar can sıkıcı olabilir. Tamamlayıcı renkleri renk paletinden seçerken kullandığınız ana canlı rengin yan tonlarını tercih edebilirsiniz.
Desenler iç tasarımdaki en önemli birleştirici unsurlardandır. Cesur ve canlı renklere sahip bir mekanda gölgeleri öne çıkaran bir desen seçerek tasarımı çok daha uyumlu ve akıcı bir hale getirebilirsiniz. Özellikle hangi cesur renklerin bir araya geleceğinden emin değilseniz tasarımınızı oluşturmaya başlamak için birleştirici bir desen seçmek en iyi yer olabilir.
Profesyonel video kameralarda kamerayı siyahı algılayacak şekilde kalibre eden siyah dengesi adı verilen bir ayar var; bu ayar diğer renklerin çok daha gerçekçi görünmesini sağlar. Yani siyah dengesini kurduğunuzda yaşam alanlarınızdaki renkler de daha gerçekçi görünür ve etkileyici bir kontrast ortaya çıkarır. Bu yüzden özellikle güçlü ve canlı renkler kullanacaksınız dekorasyonunuza çok abartılı olmadan yer yer siyah unsurlarda eklemenizi tavsiye ediyoruz.
Farklı renklerin farklı psikolojik etkileri vardır. Örneğin turuncu ve sarının belirli tonları sizi canlandırıp enerjinizi yükseltirken mavi tonları tam tersi etki yapabilir ve sizi sakinleştiren dingin bir atmosfer ortaya çıkarabilir. Kırmızı çok kuvvetli bir renktir; tutkunun sembolüdür, ayrıca zihninizi harekete geçirir. Yaşam alanlarınız için canlı renkler seçmeden, renklerin psikolojik etkileri üzerine küçük bir araştırma yaparak yaratmak istediğimiz hissiyata en uygun olan renkleri belirleyebilirsiniz.
Konu canlı, parlak ve güçlü renkleri kullanmak ve olağanüstü güzellikte görüntüler elde etmek olduğunda tabiat ana en büyük ustadır diyebiliriz. O halde onun tasarımlarından ilham almak da oldukça iyi bir fikir değil mi? Sonbaharda sahilde ya da bir yaz günü yeşil çam ormanlarında görebileceğiniz renk geçişleri ve renk paletlerinden ilham alabilirsiniz.
Herhangi bir odayı modern ve canlı göstermeye mi çalışıyorsunuz? O halde yüksek kontrastlı bir renk teması tercih etmeniz en doğrusu olacaktır. Yaşam alanımızdaki daha yumuşak nitelikleri ortaya çıkartmaya çalışıyorsanız kontrattan çok uyum aramanızı tavsiye ederiz. Bu elbette canlı renkleri kullanamayacaksınız anlamına gelmez, sadece canlı renkleri kullanırken daha uyumlu etkileşimler yaratmayı amaçlayın.
Eğer sırf canlı bir görünüm elde etmek için dikkat çekici bir renk tercih ediyorsanız bu rengin mutlaka çok sevdiğiniz bir renk olması gerekiyor. Çünkü unutmayın ki yaşam alanlarınızda ki bu renk ile çok fazla vakit geçireceksiniz ve sıkılacağınız bir renge sürekli maruz kalmak istemezsiniz. Bu yüzden en sevdiğiniz renklerin canlı tonlarını tercih etmenizi tavsiye ediyoruz.
Canlı renkli dekorasyonlarda çoğunlukla farklı renklerin farklı tonları ile bir kombinasyon yapıldığına rastlıyoruz. Oysa daha nadir de olsa çok ilgi çekici ve sıradışı alanlar yaratmanın bir başka yolu da aynı rengin farklı tonlarını kullanmaktır. Aynı renk değerine sahip tonlara bağlı kaldığınız sürece istediğiniz kadar renk çeşidi katabileceğiniz unutmayın. Ama tabii ki bu tarzın da belirli riskleri var. Örneğin aynı tonda renkler kullandığınız odada farklı tonlu tek bir eşya bile çok fazla göze batabilir. Ayrıca yeterince çeşitli tonlar kullanmazsanız yaşam alanını sıkıcılaştırabilirsiniz.
Canlı renkli dekorasyon fikirleri arasında birkaç güçlü rengin bir arada kullanıldığına daha sık şahit olsanız da daha minimal ama bir o kadar da çekici bir başka yöntem de nötr tonların arasında dikkat çeken tek bir güçlü renk kullanmaktır.
Tasarımı renklendirmek için duvarları kullanmak çok iyi bir fikirdir ancak bunu dengeli yapmalısınız. Güçlü ve koyu bir renk tonu seçerseniz bunu bir odanın dört duvarında kullanmak çok iyi bir fikir olmayabilir çünkü oda böylece olduğundan daha kasvetli ve küçük görünecektir. Bunun yerine odaya renk ve canlılık katmanın en kolay ve ekonomik yolu tek bir duvarı canlı bir renk tonu ile renklendirmek olabilir. Ayrıca bir duvarda geometrik modern desenlerle birden fazla canlı rengi de bir arada kullanabilirsiniz.
Yaşam alanlarınızı mobilyaları değiştirmeden, duvarların boyasını yenilemeden ya da benzer tadilatlardan geçirmeden daha renkli ve canlı kılmak için yapabileceğiniz bazı küçük dokunuşlar var. Örneğin oturma odası düzeninde kanepenin üzerine ekleyeceğiniz canlı renkli kırlentler tahmin edeceğinizden çok daha büyük fark yaratabilir. Aynı şekilde duvara asacağınız renkli bir tablo da odanızı şaşırtıcı şekilde değiştirecektir. Neon renkli aksesuarlar, dikkat çekici renklere sahip bir kilim ya da renkli ışıklandırmalar istediğiniz değişimi oldukça etkili bir şekilde yaratabilir.
Bir odadaki canlı renkleri daha etkili bir şekilde kullanmanın en önemli yolu ışıklandırmadır. Eğer canlı renklerle dizayn ettiğiniz odada yeteri kadar aydınlık yoksa renkler istediğiniz kadar etkili bir görünüm yaratmayacaktır. Odadaki ışıklandırma kalitesini arttırmak, gün ışığından daha fazla yararlanmak ve ayna ya da metalik aksesuarlar gibi yansıtıcı yüzeylerden faydalanmak canlı renklerle dekorasyonda oldukça önemli bir faktör.
Daha kaliteli bir aydınlatma tasarımı için bkz: Oturma odası için aydınlatma seçimi nasıl olmalı?